TOPLUMSAL CİNSİYET NEDİR?
Heteronormatif düzene göre cinsiyet terimi, kadın ya da erkek olmanın biyolojik yönünü ifade eder. Türkçe Sözlük’ te bu kavram üreme işinde bireye ayrı bir işlev veren, erkek ile dişiyi birbirinden ayıran özellik olarak karşımıza çıkar. Ancak kadın ve erkek olarak farklılaşmak ve belirlenmek sosyo-kültürel bir olgudur. Bunu toplumsal cinsiyet olarak tanımlamak doğru olacaktır. Biyolojik temelli olduğu düşünülen ile toplumsal bir temele dayandığı düşünülen cinsiyet (gender )’ in birbirinin karşıtı olarak düşünülmüş olmasından hareketle toplumsal cinsiyet kavramsallaşmıştır. Bu bağlamda, toplumsal cinsiyet kavramının biyolojik bir kadını toplumsal bir kadına, biyolojik bir erkeği de toplumsal bir erkeğe dönüştürdüğü söylenebilir.
Toplumsal cinsiyetin kendini maddi olarak gösterdiği iki alan vardır:
1) Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü ve üretim araçlarının toplumsal cinsiyete göre bölünmesi
2)Üremenin toplumsal örgütlenişi
Toplumsal cinsiyet, aile, eğitim, devlet, din, medya gibi kurumlarda yeniden üretilir. Ev, beden, iş ve kent yaşamı ve benzeri alanlar toplumsal cinsiyetle doğrudan ilişki içindedir. Siyaset, edebiyat, medya, sanat, iktisat gibi çeşitli alanlar toplumsal cinsiyetle ilgili sorgulamalardan geçmişlerdir ve bu sorgulamalar hala devam etmektedir. (Saygılıgil,2016)
Bem’ e göre, bireyler hem erkeksi hem de kadınsı özelliklere sahiptir ve farklı olaylar, durumlar karşısındaki tepkileri bu eğilimlere göre farklı derecelerde ortaya koyabilirler. Bu noktada androjenlik kavramı, belirli bir kültür içinde atanmış cinsiyet rollerinin dışına çıkan, kadınsı ve erkeksi kabul edilen özellikler içinden olumlu özelliklere sahip olmak olarak adlandırılır. Androjenlik kavramı, geleneksel kabul gören kadınsılık ve erkeksiliğe ve ruh sağlığıyla alakalı ortaya koyulan cinsiyet yanlısı ölçütleri karşısına alan liberal ve hümanist bir kavram olduğu için birçok kesim tarafından oldukça desteklenmiştir. Rubenstein (1995) yaptığı bir çalışmada androjen cinsiyet rolünü sahiplenmiş insanların Amerikan ordusunun Kamboçya’ya ve Orta Doğu’ya karışmasına, kabul gören kadınsı ve erkeksi cinsiyet rolüne sahip insanlardan daha az destek olma eğiliminde olduklarını ortaya koymuştur. Yapılan araştırmalardan, androjen erkeklerin maskülen erkeklere göre askeri güç kullanılmasına daha fazla karşı çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada ölçümlerin yapılması için 365 öğrenciye yapılmıştır ve çalışmada Sağ Kanat Otoriteryenlik Ölçeği ile Bem’in Cinsiyet Rolleri Ölçeği kullanılmıştır. Ek olarak, deney yapılan grubun din ve siyasetle yakınlık dereceleri de belirlenmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre androjen kadınların sağ-kanat Otoriteryenlik ölçüm puan ortalaması feminen kadınlara göre daha düşüktür ve androjen kadınların çoğu sol kanadı desteklemekte, buna ilaveten de kendilerini laik olarak tanımlamaktadırlar. (1)
TOPLUMSAL CİNSİYET ÖĞRENİLİR BİR KAVRAMDIR!
Toplumsal cinsiyet, sosyal ve toplumsal olarak kurgulanan bir kavramdır. Bu nedenle oluşumu biyolojik cinsiyetle sınırlı kalmayıp aynı zamanda cinsel yönelim, dinsel kimlik, etnik köken gibi birçok sosyal kategoriye dayanır. Bu kavrama sosyolojik bir bakış açısıyla yaklaşacak olursak, Chodorow’un 1970’lerde bahsettiği gibi, toplumsal cinsiyet, kadınların ve erkeklerin sosyal çevrede edindikleri deneyimleriyle ilgilidir.
Toplumsal düzeyde yapılan analizlerden, günümüz toplumlarının erkek egemenliğine dayalı olduğu sonucuna ulaşılır. Cinsiyet temelli iş bölümünü benimsemesi ve toplumda norm olarak biyolojik erkeği kabul etmesi bu toplumsal düzenin özellikleridir.
Bütün bunların yanında, 1980’li yıllarda literatüre ” hegemonik erkeklik ” adlı bir kavram girmiştir. Bu kavram bütün erkekleri kapsamayıp, iktidarı elinde tutan erkeklerdeki erkeklik imgesini tanımlar.
Bu düzenin devam edebilmesi, bireysel bir şekilde benimsenmiş olma zorunluluğuna bağlıdır. Tüm cinsler için bu düzene uygun davranmak bir zorunluluk halini alır. Tüm bunlar öğrenmeyi gerektirir ve bu öğrenme, kültürel ve gündelik pratiklere olduğu kadar eğitime de bağlıdır. Bu konuda ise hedef kitle çocuklardır. Ancak, çocuk gelişimi ile toplumsal cinsiyet ilişkisine ileride farklı bir başlıkta ele alınmıştır. (2)
İÇİNDEKİLER
SİYASET VE TOPLUMSAL CİNSİYET İLİŞKİSİ
BEDEN VE TOPLUMSAL CİNSİYET ARASINDAKİ İLİŞKİ
CİNSİYET VE TOPLUMSAL CİNSİYET FARKI
İNTERSEKSÜELLİK NEDİR? TEMELLERİ NELERDİR?
İNTERSEKSÜELLİK VE CİNSEL YÖNELİM ARASINDAKİ İLİŞKİ
TOPLUMSAL CİNSİYET VE CİNSELLİK
ÇOCUK GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET İLİŞKİSİ
TOPLUMSAL CİNSİYET TEMELLİ AYRIMCILIK
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİN KÜLTÜRE BİR YANSIMASI: KADIN SÜNNETİ
KADIN SÜNNETİNİN KOMPLİKASYONLARI
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNE DAYALI ŞİDDET: KADINA YÖNELİK ŞİDDET
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN TÜRLERİ
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN DOĞURDUĞU SONUÇLAR
CİNSEL KİMLİK GELİŞİMİ
FREUD’A GÖRE CİNSEL KİMLİK GELİŞİMİ VE CİNSEL YÖNELİM FARKLILIĞI
CİNSEL YÖNELİM GELİŞİMİ VE CİNSEL YÖNELİM ÇEŞİTLİLİĞİ
FARKLI CİNSEL YÖNELİMLERE SAHİP BİREYLERİN AÇILMA EVRELERİ
LGBTİ TERİMLERİ VE TANIMLARI
CİNSİYET KİMLİĞİ GELİŞİMİ
CİNSİYET GEÇİŞ SÜRECİ
HOMOFOBİ NEDİR?