Nitelikli Sevgi: İçe Bakış Değil, İçe Alıştır
Partnerler, arkadaşlıklar arasındaki ilişkinin, değerin ya da sevginin bitmesinin en büyük sorunlarının başında: “nitelikli” sevmemek, nitelikli sevgiyi sunamamak yatmaktadır. Çünkü bizler nitelikli sevmeyi öğrenmemişizdir, hatta çoğumuz belki de bu yazıyı okurken durduk bu kavramı, bilmiyoruzdur..
Her birimiz bir ilişkiye başlarken “aşk” ile başlıyoruz ancak bunu sürdürmeyi başaramıyoruz ki bu sadece ilişkilerde değil kimi zaman mesleğimizde kimi zaman aldığımız bir çiçeğe bakarken vb.. Peki neden bu süreci devam ettirmek konusunda sıkıntılar yaşıyoruz; çünkü beklentilerimiz var.
Birbirimizin hayatını beklentiler üzerine inşa ediyoruz ve bu beklentileri bir hayli yüksek tutuyor yahut karşımızdaki bireyi olduğu gibi kabul etmeyerek sürekli bir heykel yapar misali şekil vermeye çalışıyoruz Nedir bu anlamsız çaba?
Bu noktada şu çıkıyor ortaya sanırım karşımızdaki kişiye değil aşkımız, “zihnimizde canlandırdığımız kişiye” aşığız. Bundandır bütün değiştirme çabaları, bundandır zaman ilerledikçe isteklerin değişmesi ve en üzücü haliyle aşkın, değerin ve hatta sevginin bitmesi. Ancak nitelikli sevmek bu değildir.
Nitelikli sevmek; “Gel bende var ol. Ben de kendin ol demektir.” Karşımızdaki bireyi kendi içimizde yok etmemek tam aksine var etmektir, olduğu gibi. İşte ancak o zaman gerçek aşk, gerçek değer ve gerçek sevgi anlam kazanır bedenlerde, ruhlarda. Aklımızın, şuurumuzun zirvesinde sevmeliyiz insanı, en başında insan olduğu için. Bilinçli sevgi bu olsa gerek..
Mevlana der ki;
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…”
bütün insanlığı kabul edişi görürüz burada, insanı insan olduğu için kabul ediş. Kendi düşüncelerimizi benimsetmeden, özgür insan ruhunu kabulleniştir. Bu sebeple, sevilmeyi dahi beklemeden önce sevmek gerekir. Çünkü nitelikli sevgi içe bakış değil, içe alıştır. Cümle alemi içe alış… Varoluşuna saygı duyup tüm benzerlik ve farklılıklarına -bireyi özel yapan farklılıklarına- kollarını açmaktır. Yani kısacası sevmek: kabul etmektir, özgürce var olmaktır.