SEVGİ – 1

İletişimdeki Ortaklık: Sevgi

Öncelikle nedir iletişim? Literatüre baktığımızda “İletişim, iletilen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.” Ortak bir dili anlama ihtiyacı.. O halde dil bir araya gelmektir diyebiliriz, aynı zamanda ortak simgeler üzerinde anlaşabilmek ve uzlaşabilmektir. İşte tüm bunlar birlikteliği oluşturur. İnsan bir bütün olduğu gibi insanlarda bir bütün olarak insanlığı oluşturmuşlardır. Birlik olmak insanda payesini alan evrensel bir güdüdür. Evrenin dili ise ‘Sevgi’dir.

Gerek arkadaşlarımız, gerek anne, babamız, hatta gerekse de partnerimizle bile beraber aynı fiziksel ve sosyal ortamı paylaşmamıza rağmen genellikle anlaşılmamaktan şikayet ederiz. Karşımızdaki kişilerinin bizi ısrarla anlamamasından.. Peki ya durum gerçekten böyle midir?  Sevgi tüm dillerdeki en önemli kelimelerden biridir. Sevginin temeli ailede başlar ve kişilerin birincil sevgisi oluşur. Kişi doğduğu andan itibaren sevildiğini hissetme ihtiyacı içindedir. Bu ‘sevgi kapsülümüz’ doğru beslenmezse duygusal ihtiyacımızda büyük bir boşluk oluşur. İşte bu noktada da çatışmalar meydana gelmeye başlar.İlişkilerdeki çatışmanın görünmeyen ve farkında olunmayan en gizli anahtarıdır. Bu nedenle iletişim içinde olduğumuz ve değer verdiğimiz bireyin sevgi dilini tanımalı, anlamalı ve bunu ona göstermeliyiz.

Bağlılık ve yakın ilgi gösterdiğimiz bireylere karşı duygu ve düşüncelerimizi aktardığımız ve daha sonrasında ondan bize gelen duygu ve düşünceleri algıladığımız herhangi bir iletişim yoluna “sevgi dili” denilebir. Öncelikle kendi sevgi dilimizi tanımalıyız ve daha sonra partnerimizin, değer verdiğimiz bireyin duygularını anlamalı, öğrenmeliyiz. Kendi sevgi dilimizi karşımızdaki bireye dayatmamalıyız, bu noktada bireysel farklılıkların göz ardı edilmesi kargaşa ve iletişimsizliğe neden olarak bütünlüğü yok edecektir. Hiç kimse bir şeyler yapmaya zorlanmayı sevmez. Gerçek şu ki sevgi her zaman özgürce verilmelidir.  

Garry Chapman “5 Sevgi Dili” olarak ele alıyor bu konuyu; Onay sözleri, kaliteli zaman, hediye alma, hizmet davranışları, fiziksel temas. Bahsedilen bu 5 sevgi dilinin iletişimde bulunduğumuz kişiyle aramızda oluşabilecek problemleri en aza indirmemize katkı sağlayacağını savunuyor. Örneğin hayatımızdaki partnerle olan iletişimimizi esas aldığımızda; paylaşarak, dinleyerek, dinlerken ona yönelerek ve birlikte anlamlı faaliyetlere katılarak yaşanan nitelikli beraberlik gerçekten değer verdiğimizi ve birbirimizden hoşlandığımızı anlatır. Aramızdaki iletişimi de sağlamlaştırarak birbirimizin sevgi dilini anlamamıza katkıda bulunur ve çatışmalar en aza indirgenmiş olur.

Genel olarak baktığımızda eğer sevgiden bahsediyorsak önce sevgiyi tanımalı, daha sonra kendi sevgi dilimizi yaratmalı ve anlamalı, son olarak da karşımızdaki kişinin sevgi dilini çözümleyerek sevgimizi paylaşmalıyız.

Sevgi tüm canlıların ortak paydasıdır, evrende çiçekler açtırır. Birbirinizi anlamaya çalışmaktan asla vazgeçmeyin.

Gökçenur USLU
Gökçenur USLU

Yazmak, özgürlüktür benim için. Bütün zincilerin parçalandığı ve nefes aldığım koca bir dünya.. Tutsağız çoğumuz düşüncelerimizin altında.. Bir mağaranın içinde ve toplumun baskılarına maruz kalan aklımın içinde özgürlüğü tadıyorum ve işte böyle hayat buluyor zihnimin derinleri.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir