SENİN İMPARATORLUĞUN

“ Ben mükemmelim. Ben “ben” olduğum için mükemmelim ve ben doğrularımla, hatalarımla, başarılarım kadar başaramadıklarımla, geçmiş yaşantım ile şu an yaşadıklarım ve gelecekte yaşayacaklarım ile “Ben”im. İşte bu yüzden ben bir bütün olarak mükemmelim.”

Bazı zamanlar kaygı durumu içerisinde yaşarız. Kaygı, hayatımızın her köşesinde ortaya çıkabilecek bir durumdur. Peki nedir gerçekten kaygı? Alanyazını incelendiğimizde “kişinin belli bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık halidir.” tanımına rastlarız. Yani herhangi bir durum ile karşılaştığımızda kaygı düzeyimizde değişimler meydana gelebilir ve bu bizim fiziksel olarak bir takım davranışsal değişimlerimize (kaçma, kaçınma) yol açabilir ya da bazı duygularımızın (gerginlik, sinirlilik, heyecan..) artışı söz konusu olabilir.Bunların yanında bir takım düşünceler de bu kaygı halinin artışına neden olur. Kaygı hali ne çok fazla ne de çok az olduğunda normal olarak adlandırdığımız evrede yer edinir. Hatta çoğu zaman bizler için başarının anahtarlarından biri haline bile gelebilir.

Varoluşçu Terapist Irv. Yalom kaygı ile ilgili şöyle der: ”Kaygılanırız… Mükemmel bir hayatımız olsa da kaygılanırız (…)” Yine de bazen durup nefes almak gerekir, gözlerimizi kapatıp en huzur bulduğumuz yerde kaybolmak hatta.. Yığın yığın gelen düşüncelere, sürekli bir şeyler söyleyen ve hatta senin adına sen olarak karar vermeye çalışan seslere “Dur!” diyebilmek gerekir. Böylece gözlerimizi açtığımızda sadece biz kalmışızdır, kendimiz için adım atmaya başlıyoruz işte.

Bu adımlardan bazılarının isimleri vardır: sınavlar, evlilik, kimi zaman yeni bir şehir kimi zaman yeni dostluklar ve bunun gibi daha birçoğu. Hayatımızın belli dönemleri vardır, basamak basamak çıktığımız bir merdiven hatta. Bazen bu merdivende durup göğü izleriz ya da ufka doğru bakarız, adım atmak için bir nefes daha alırız.Bazen o adımı atarız ama bazen o adımı atmak için doğru zaman değildir, aşağıdan birileri bağırıyordur avaz avaz “ İn aşağıya düşeceksin, yapamayacaksın bak vazgeç, ben demiştim diğer merdiven daha sağlam diye..” veya sağlam bir basamak yoktur önümüzde. Peki o zaman ne yapacağız? O adımı atmaktan tamamen vazgeçip çıktığımız bütün basamakları tek tek geri mi ineceğiz yoksa derin bir nefes daha alıp o basamağı sağlamlaştırarak, zamanı ve düşüncelerimizi kendimize kardeş mi edeceğiz?  Hangisi gerçekten biziz ya da biz olmalıyız?

Bütün bu sorulardan ötesinde bir soru var cevap aranması gereken: Gerçekten ben kimim? Bu soruyu kendime her sorduğumda aklıma José Saramago’nun şu sözleri gelir: “Hepimiz aynı hamurdan yoğrulmuşuz; et, kemik, kan, deri ve ilik. Gözyaşı ve terden ibaretiz fakat yine de bazılarımız korkak oluyor, bazılarımız kahraman, bazılarımız sakin oluyor, bazılarımız saldırgan!” Hepimizin bir hikayesi var anlatacak. Kendi hikayenin kahramanı ol ve çoğu şeyi artık kendin için yapmaya başla. İleride aklına gelip karnın ağrıyana kadar güleceğin, nefesinin birden kesileceği ve karnındaki kelebeklerin tekrar canlanacağı, ansızın burnundan soluyarak yumruklarını sıkacağın, gözlerine hakim olamayıp iç çekeceğin anılar biriktir kendin.Aklının hep bir köşesinde bulunsun, yaşamak sadece yukarda bahsedilen basamaklardan ibaret değildir (sınavlar, evlilik, yeni bir yaşam vs.). Kendi yaşamının kahramanı ol ve engeller karşısında savaşmaya başla.

 Unutma sen kocaman bir imparatorluksun ve başına geçmenin tam zamanı!

Gökçenur USLU
Gökçenur USLU

Yazmak, özgürlüktür benim için. Bütün zincilerin parçalandığı ve nefes aldığım koca bir dünya.. Tutsağız çoğumuz düşüncelerimizin altında.. Bir mağaranın içinde ve toplumun baskılarına maruz kalan aklımın içinde özgürlüğü tadıyorum ve işte böyle hayat buluyor zihnimin derinleri.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir