İnsana bahşedilen en güzel yeteneklerden biri ve kendimizi ifade etmenin belki de en kolay yolu olan ‘konuşma’ eylemi bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimiz. Ama bazı zamanlar konuşmaktan yorulur ve susmak isteriz. Çok da kolay olmayan bu ‘susma’ eylemi için Goethe “Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır” demiş. Durumu en net özetleyen cümle bu diye düşünüyorum. Eminim ki kendinizi bir anda kendi kendinize konuşurken bulduğunuz çok olmuştur. Yalnızken bile devam ettirdiğimiz konuşma eylemine karşı susma, çoğu zaman efor gerektiren zor bir aktivite olarak karşımıza çıkmakta. Ama bazı insanlar var ki bunu bilinçli olarak tercih ediyor. Yazımızın da konusu olan bu sessiz kalma, susma eylemi yani mutizm, Latince kökenli mutus kelimesinden gelmekte. Temel olarak selektif mutizm ve total mutizm (tümden suskunluk/hiç konuşmama) olarak iki gruba ayrılan mutizmde selektif mutizm (seçici konuşmama) kendini genellikle çocuk yaşlarda gösterirken total mutizme yetişkinlerde rastlanmakta.
Selektif mutizmde çocuklar konuşma yeteneğine sahiptirler fakat kendilerine yabancı gelen ortamlarda, belirli yerlerde (okul gibi) ya da belirli kişilerin yanında bunu sergileyemezler. Deyim yerindeyse dilsizleşirler, tutuklaşırlar ve kendilerini ya jest ve mimikleriyle ya da yazılı olarak ifade etme yoluna giderler. Ama bu durum çocuğun kendini güvende hissettiği ve tanıdığı ortamda kendisini göstermez.
Çocuk sadece istediği kişilerle sular seller gibi konuşur ama tanımadığı ve onun için yabancı konumunda olan insanların yanında örneğin ev gibi güvende hissedeceği bir ortamda da olsa susma davranışını gösterir. Selektif mutistik çocuklar konuşacakları kişiyi veya ortamı bilinçsizce seçerler. Bunların dışında selektif mutizm de kendi içinde erken dönem selektif mutizm (3-4 yaş) ve geç/okul mutizmi (5 yaşından itibaren) olarak ikiye ayrılır.
Selektif mutizmi ortaya çıkarabilecek etkenlere baktığımızda bunların arasında:
- Göç
- Ailedeki suskunluk, özellikle annedeki sessiz, içine kapanık ve utangaç yapı
- Ailedeki psikolojik bozukluklar, öncelikle anne-babadakiler
- Ailede şiddet ve cinsel istismar
- Ailenin sosyo-ekolojik yapısı
- Abartılı derecede özenli ve titiz aileler; aşırı kaygılı ve koruyucu anne-baba
- Ebeveynlerdeki konuşma bozuklukları veya şiveli konuşma
- Uyarıcılardan noksan dil ve konuşma çevresi ve bu sebeple dışarda zorlayan iletişimsel taleplerin karşılanamaması
- Çevreden izole edilme
- Ağır gelen yaşamsal olaylar, örneğin sevilen bir yakının ölmesi, anneden ayrılık veya özgüveni zedeleyici olaylar
- Çekingenlik daha doğrusu tutukluk
– Olumlu anlamda yabancılara karşı bir çekingenlik
– Reddedilme sonucunda edinilmiş deneyimler ile oluşan tuttukluk, korkma veya utangaçlık. - Biyolojik stresörler: yaralanmalar, hastalıklar, çirkin olduğunu düşünme, gelişim bozuklukları gibi sebeplerin olduğunu görürüz. Fakat bunlar tek başına bu bozukluğun ortaya çıkmasından sorumludur diyemeyiz. Bu faktörler, bazı vakaların ortaya çıkmasında bir rol oynayabilirler ama hepsinde aynı sorumluluğa sahip değillerdir.
Akılda kalıcılığı açısından ve örneklendirme amacıyla Türk dizi karakterlerine baktığımızda hepimizin bildiğini düşündüğüm Sihirli Annem dizisindeki Çilek karakterini oynayan çocuk oyuncunun herhangi bir konuşma problemi olmamasına karşın yeni girdiği set ortamında utanması, yabancılık çekmesi ve diğer oyunculardan çekinmesi, onları tanımaması sebebiyle dizideki annesi rolünü oynayan oyuncu dışında kimseyle konuşmaması selektif mutizme örnek gösterilebilir. Dizide de bu sebeple buna benzer bir tema üzerinden ilerlenmiş ve ilk bölümlerde karakter kendini sadece jest ve mimikleriyle ifade etmeye çalışmıştır.
Yetişkinlerde rastlanılan total mutizmde ise selektif mutizmin aksine kişiler kendilerini belirli ortam, kişi veya kişilerin yanında dahi sözel olarak ifade etmezler. Toptan susmuşluk dediğimiz total mutizmde kişiler yaşamlarının her alanında ilişki içinde oldukları tanıdık veya yabancı hiç kimseyle konuşmazlar. Eğer iletişim kuracaklarsa bunu yazılı olarak gerçekleştirirler. Total mutizm genellikle psikolojik veya psikiyatrik nedenlerle ilişkilidir. Total mutizmi yine çoğumuzun bildiği Seksenler dizisindeki Susmuş karakteriyle örneklendirebiliz.
Oradaki karakterin herhangi bir konuşma problemi olmamasına karşın belki de geçmişinde yaşadığı bazı olayların psikolojik etkisiyle kendi kızı dahil kimseyle diyaloğa, konuşma çabası içerisine girmemesi ve bilinçli olarak susmayı tercih etmesi buna iyi bir örnek teşkil eder.
Genel hatlarıyla özetlediğimiz selektif ve total mutizmi hepimizin bildiği dizi karakterleriyle ilişkilendirmenin konuyu daha açık daha anlaşılır ve daha akılda kalıcı hale getirdiğini düşünüyorum. Umarım konu ve konuyu işleyiş biçimimiz hepinizin hoşunuza gitmiştir.