Erkekler öldürüyorsa, biz kadınların görevi yaşamı korumak için savaşmaktır. Erkekler susuyorsa, bizim görevimiz, ideallerimizle dolu olan sesimizi yükseltmektir.
– Clara ZETKİN
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş, dünyanın dört bir yanında kutlamaya devam edilen özel bir gün olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada gururla kutlanılan bir gün olsa da ardında acı hikayeler barındırıyor. Bunun sebebi tarih sahnesinde kadının mücadelesinin hiç bitmemiş olması. Kendi gününde dahi kadının mücadelesine şahit oluyoruz. Gelin geçmişten günümüze ufak bir yolculuk yapalım.
Takvim yapraklarının gösterdiği tarih 8 Mart 1857. Hikaye New York eyaletinde dokuma fabrikasında çalışan kırk bin işçinin grev yapmasıyla başladı. O dönem Amerika Birleşik Devletleri’nde fabrika işçileri çok ağır şartlarda çalışıyordu. Bu kırk bin işçi; eşit işe eşit ücret almayı, aldıkları ücretlerin arttırılmasını ve çalışma saatlerinin on iki saatten on saate indirilmesini istiyordu. Kadınların başlattığı eylemi durdurmak isteyen polis ve kolluk kuvvetleri kadın işçilere saldırdı, binlerce işçiyi de fabrikanın içine kilitledi. Bu fabrikada çıkan yangın sonucu 129 kadın işçi yanarak can verdi. Yapılan eylem kadın hareketinin başlangıcıydı. Böylesi elem bir olayın yaşanması tepkilerin odağı olmuş ancak Amerikan medyası bu olayları göz ardı etmişti. Buna karşın kadınların cenaze törenine on binlerce kişi katılmıştı.
EKMEK VE GÜLLER
1912 yılının Ocak ayına gelindiğinde Massachusetts’te bir yasa yürürlüğe girdi. Bu yasa kadın ve 18 yaştan küçük çocuk işçilerin çalışma saatlerinin düşürülmesiyle alakalıydı. Bu durumdan memnun olmayan işverenler ise ücretlerde kesinti yapmaya başladı. Zaten düşük ücretlerde çalışan işçiler, patronların tutumlarına karşı misilleme yaptı. Tekstil fabrikalarının fazla olduğu Lawrence kasabasındaki emekçiler 12 Ocak’ta grev başlattı. Erkek işçiler de greve destek vermişti fakat öncüleri büyük çoğunlukla kadınlardan oluşuyordu.
Kadın işçiler ‘’Ekmek de istiyoruz, gül de!’’ sloganıyla yola çıkmıştı. Slogandaki ekmek ekonomik isteklerini, gül ise iyi yaşam şartlarını ifade ediyordu. Çok daha sonra grevin adı da Ekmek ve Gül grevi olarak anılmaya başlanmıştır. Hatta şair James Oppenheim, grevden üç yıl sonra ‘’Ekmek ve Güller’’ şiirini kaleme almıştır.
Yürüyoruz yürüyoruz, günün aydınlığında
Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara
Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan
Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara
“Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!”
…
İKİNCİ ULUSLARARASI SOSYALİST KADINLAR KONFERANSI: 1910, KOPENHAG
Dokuma fabrikasında yaşanan acı olaydan 53 yıl sonra Uluslararası Sosyalist Kongresi düzenlendi. Kongreye bağlı Kadın Konferansı’nda temsil edilen birçok grup olmasına rağmen Almanya Sosyal Demokrat kadınları, aralarından sıyrıldı. Grubu temsil eden Clara Zetkin’den o dönem anlaşılması zor olan, kıymeti ve değeri daha sonra anlaşılacak bir öneri geldi: 1857’deki fabrika yangınındaki ölen kadınların anısına ‘’Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanması. Bu öneri toplantıda oy birliğiyle kabul edildi ancak Clara net bir tarih önermedi. İlk olarak ilkbaharda yapılan anma tüm dünyaya hızla yayıldı.
BİR BAŞKA FACİA: TRİANGLE YANGINI
1909 Kasım’da başlayan ve 4 ay süren bir başka grev. ‘’Yirmi binin’’ isyanı olarak bilinen bu grevde; yüzde sekseni kadın olan işçiler haklarını aramak istedi. Grev Şubat 1910’da sona ermiş, aradan iki yıl geçmişti. New York’ta bulunan on katlı Triangle gömlek fabrikasında, sigara izmaritinden çıktığı söylenen yangın saatler 16.45’i gösterdiğinde başladı. Yangından kaçmaya çalışan işçiler çıkış kapılarının kilitli olduğunu gördü. Yangın merdivenleri çökmüştü. Hatta bazı işçiler yangın merdiveninin olduğunu bile bilmiyordu. Binada tek bir asansör kullanılıyordu, o da alev ve dumanlara esir düşmüştü. Yangın sonucu ölen 148 işçiden 123’ü kadındı.
Bu kadınların 62’si yangından kaçmak için yüksekten atlayarak can verdi. Yangının ardından binlerce kişinin katılımıyla protesto ve yürüyüşler gerçekleştirildi. Can kaybının fazla olması ve ölenlerin çoğunun kadın olması nedeniyle Triangle olayı 8 Mart’ın tarihi içinde kendine yer bulmuştur.
KAZANAN: KADINLAR
Üçüncü Enternasyonal Toplantısı’na bağlı Kadınlar Konferansı’nda; Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihi 8 Mart olarak kararlaştırıldı. Türkiye’de de konferansın yapıldığı yıl, 1921’de kutlanmaya başlandı. Türkiye’de kutlanması iki kız kardeşin; Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimleriyle gerçekleştirildi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasında bazı siyasi sebeplerden ötürü kutlamaları yasaklandı. 60’lı yılların sonunda ABD’de çeşitli gösterilerde tekrar anılmaya başlandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1977 yılında; 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul edildi.
Kadınları kazandı saysak da, bu günü zafer olarak adlandırsak da, kadının mücadelesi hiç bitmiyor. Tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de yüzümüze çarpan bir gerçek bu. Kadınlar senede yalnızca bir gün hatırlanmak, önemsenmek istemiyor ki. Kimisi kendi kararlarını alabilmek istiyor, kimisi yalnız, sakin bir hayat sürmek. Kimisi ayrılmak istiyor, kimisi okumak. Kimisi de sadece yaşamak istiyor, yaşamak. Kadınların yaşadığı ve güvende olduğu günler görmek dileğiyle…
KAYNAKÇA
Akdoğan, H. E. (2013). Clara Zetkin, Kadın Direnişinin Başlangıcı. Dünyalılar: https://dunyalilar.org/clarazetkin.html/ adresinden alındı
Çağlar, S. (2013). Unutulmaz Bir Trajedi: Triangle Gömlek Fabrikası. Dünyalılar: https://dunyalilar.org/triangle-gomlek-fabrikasi-yangini.html/ adresinden alındı
Kurtoğlu, A. (2015). 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hakkında kısa bir hikaye. Feminist Eleştiri, 77-85.
Nazım, Y. (2017). Ekmek de istiyoruz, Gül de! Evrensel.net: https://www.evrensel.net/haber/311243/ekmek-de-istiyoruz-gul-de#:~:text=Grevci%20kad%C4%B1n%20i%C5%9F%C3%A7ilerin%20se%C3%A7tikleri%20slogan,%2C%20g%C3%BCl%20de%E2%80%9D%20slogan%C4%B1yla%20%C3%B6zetlenmi%C5%9Ftir. adresinden alındı
Triangle Fabrikası Yangını ve Kurtulan Tanıkları. (2019). Petrol-İş Kadın: https://petrol-is.org.tr/kadindergisi/sayi60/triangle.htm adresinden alındı