2020 yılının son gününde, hepimizi ilgilendiren ve çığ gibi büyümeye devam eden bu toplumsal sorunu hatırlatmak maiyetinde bu yazıyı kaleme almak istedim. Ele aldığım bu konuda ağırlıklı olarak şiddetin kadın üzerindeki psikolojik etkilerine yer vereceğim ancak şiddetin tanımına da kısaca değinmekte yarar görüyorum.
Şiddet, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, “fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması” durumu olarak tanımlanmaktadır. Şiddetin genellikle görülen şekli erkeğin kadın ve çocuğa uyguladığı aile içi şiddettir. Kadına yönelik şiddetin yetiştirme tarzıyla beraber toplumda mazur görülmesi, kadında güç gösterme ve otorite kurma amacı güdülmesi şiddetin en büyük sebeplerinden biridir. Bu sebeplere ek olarak eğitimsizlik, yetersiz yaptırımlar, özgüven eksikliği, ekonomik problemler ve işsizlik, ailevi problemler ve geçimsizlik, medyanın olumsuz etkileri, alkol, kumar ve madde bağımlılığı sayılabilir.
Birçok kadın gördüğü tüm şiddet türlerine rağmen, şiddet sonucunda kurum ve kuruluşlara başvurmuyor. Kadındaki sosyal statü kaygısı, toplumsal ve ailevi baskılar, özellikle ekonomik baskı ve kaygılar, sosyal çevre baskısı, kendine güvenmeme ve toplumsal cinsiyet rollerinin etkisiyle evliliklerini, ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor ve bir gün düzelir diye ümit ederek bu tür muamelelere sessiz kalıyor. Ancak şiddet bu süreçte kadın üzerinde kalıcı ve derin izler bırakıyor.
Psikiyatrik sınıflandırma sisteminde bireyin fiziksel ve cinsel şiddeti deneyimlemiş olması travmatik deneyim olarak kabul ediliyor. Şiddet olayını deneyimleyen kadınların en sık karşılaştığı ruhsal problem ise Travma Sonrası Stres Bozukluğu. Stres bozukluğu yaşayan kadınlar genelde güvenlik, insanlara ve kendine güvenme ile ilgili negatif düşüncelere sahiptir. Tetikte bekler, sokakta yürürken sürekli etrafı kolaçan eder, evde oturduğu ya da uyuduğu odada kapıyı kilitler, ışıkları açık bırakır, yanında kendini koruyabileceği eşyalar bulundurur. Yaşadığı tehdit algısı ve tetikte bulunma isteği sebebiyle uyku bozuklukları yaşamaya başlar. Kadınların yaşadığı diğer psikolojik etkilere bakıldığında;
- İntihar düşüncesi ve teşebbüsü,
- Öğrenilmiş çaresizlik
- Depresyon yani umutsuzluğa kapılma ve yaşama isteğini ve enerjisini kaybetme duygusu,
- Ölüm isteği ve intihar düşünceleri,
- Yoğun korku ve buna bağlı olarak gelişen çaresizlik, güvensizlik, ümitsizlik duyguları, yoğun endişe, panik, suçluluk duygusu, utanç, öfke
- Başarısız ve uyumsuz okul/iş hayatı veya sosyal hayat,
- İnsanlara güvensizlik ve yakın ilişkilerde zorluk
- Düşük özgüven, değersizlik ve yetersizlik duygusu olduğu görülecektir.
Şiddete maruz kalan kadınların güvenliği sağlandıktan sonra psikolojik sağlamlıklarını yükseltmek ve travmaya bağlı olumsuz duyguları aşmak amacıyla uygulanacak psikolojik terapilerin travma sonrası stres bozukluğunu iyileştirmesi hedeflenmektedir. Bu noktada faydasının en yüksek olduğu travma odaklı terapiler kullanılmaktadır. Travma sonrası stres bozukluğuna yönelik çalışmalarda BDT, EMDR, maruz bırakma, destekleyici ve psikodinamik yaklaşımlar kullanılmakla birlikte EMDR ve BDT’nin diğer terapilere oranla daha etkili olduğu belirtilmektedir. BDT yani Bilişsel Davranışçı Terapi’nin travmaya maruz bırakmayı içerdiğini ve bilişsel ve davranışsal kaçınmayı hedeflediği ifade edilmektedir. EMDR’ın ise bilgi işleme süreçlerini kolaylaştıran, travmatik anıların bütünleşmesini sağlayan yenilikçi terapi yöntemi olduğu bildirilmiştir.
2020 yılı içerisinde öldürülen kadınların sayısı 382. Umarım bu yazı yayınlanana kadar başka kadınların yaşama hakları ellerinden alınmaz. Bir başka kadın “Ölmek istemiyorum” diye yardım çığlıkları atmaz. Umarım başka bir kadının daha cesedi bir varilin içinde bulunmaz. Umarım bir kadın daha yakılarak öldürülmez. 2021 yılında kadınların yaşaması dileğiyle…
KAYNAKÇA
- Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi , 2017, Travma Sonrası Stres Bozukluğunda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme
- Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2020, Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın ve Çocukların Ruh Sağlığına Etkileri..
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2015, Ankara, Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması.
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,2016-2020, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı.
- Davranış Araştırmaları ve Terapileri Merkezi – Kadına Yönelik Şiddet ve Psikolojik Etkileri (30.12.2020 tarihinde https://datem.com.tr/blog/kadina-yonelik-siddet-ve-psikolojik-etkileri/ adresinden alınmıştır.)