GEÇEN GÜNLERİMİZ

Hani isterdik ya bazen boş olmayı, hiçbir meşgalenin olmamasını ya da sabah derslerimizin olmamasını. Birkaç gün kafamızın tamamıyla rahat olmasını. Düşünüyorum da şu an tam da o günlerden geçmiyor muyuz? Peki, böyle olmasından gerçekten mutlu muyuz? Hiç sanmıyorum… Düşününce aslında daha ne istiyoruz ki diyebiliriz? Evimizdeyiz, ailemizleyiz, rahatız, bildiğimiz, sevdiğimiz yerlerdeyiz. Başta ben de böyle düşünüyordum. Ama pandemi sürecinin altıncı ayına girince durumun hiç de düşündüğüm gibi olmadığını anladım. Nasıl mı? İşte şu şekilde:

Sabah geç kalkmalar, geç kahvaltılar, sonra Covid-19 korkusundan temizlik, boş boş oturma, geç yatma ve gün bitimi.

Üstte anlatmış olduğum durumlar benim pandeminin başında bir aylık süren günlerimdi. Sonrasında bunun çok anlamsız olduğunu fark ettim. Nereye kadar gidecekti bu şekilde? Biliyor muyduk bu hastalığın ne zaman biteceğini ve bu durumdan ne zaman kurtulacağımızı? Tabi ki hayır. Peki ne mi yaptım ben, günlerime anlam katmaya başladım. Bir plan yaptım kendime; eğer o gün hiçbir şekilde dışarı çıkma durumum yoksa günümü en azından anlamlı bir şekilde planlayabilirdim. Başta geç kalkma saatimi biraz daha erkene aldım ve tabi ki geç yatma saatimi de aynı şekilde ayarladım. Bu şekilde daha dinç bir şekilde güne başlayabilirdim. Daha sonra güzel bir kahvaltının ardından vazgeçilmezim olan Türk kahvesini içtikten sonra kırk beş dakikalık egzersizimi yaptım. Daha sonra madem evdeyiz okula gitme kaygımız yok kendimi yabancı dile karşı geliştirmeliydim. Her gün yirmi sayfa çalışarak İngilizce çalıştım.(Şu an bir kitabı bitirdim, ikinci kitaptayım.) Ardından ben de tutku haline gelen kitaplara yöneldim, ne kadar süre okuyabiliyorsam o kadar okudum. Farklı dünyalara diyarlara âdeta yolculuk yaptım.( Pandemi sürecinde sanıyorum on üç kitap bitirdim.)

Şimdi doğal olarak düşünebilirsiniz, bunlardan sıkılmadın mı? Tabi ki sıkıldığım noktalar oldu o zaman da görev değişikliği yaptım örneğin araya temizlik iliştirdim, tutkularımdan biri olan şiir kitaplarını elime alıp onları seslendirdim.

Zaten şu şekilde bir ayrıntı var: Bu saydıklarım sadece sizi ilgilendiren bireysel zamanlarınız onun dışında zaten evde olduğunuzdan ailenizle beraber olacaksınız onlarla aktiviteleriniz muhakkak olacak.

Evet peki ben ne anlatmak istiyorum aslında? Şu an talihsizlik olarak gördüğümüz zamanları fırsata çevirmemiz gerektiğini söylüyorum. Tahmin edemeyeceğimiz kadar zamanımız ve yapılabilecek o kadar çok faaliyet var ki… Benim yapmış olduklarım yeteneklerim doğrultusunda şekillendi. Belki de sizler yetenekleriniz sayesinde neler neler yapacaksınız. Önümüzde ne kadar süreceğini bilmediğimiz bir süreç var ve bizler bu genç hallerimizdeyken hiçbir şey yapmayarak körelemeyiz. Her anımızı bilinçli bir şekilde anlamlandırmalı, evrene pozitif enerji yaymalıyız.

 Sude ÇETİNKAYA
Sude ÇETİNKAYA

Bazen duygularımızı ifade edemediğimiz, âdeta deli gibi bağırmak istediğimiz fakat sesimizi bile çıkaramadığımız zamanlarla karşılaşırız. Halbuki hiçbir engelimiz de yoktur ortada. Ben böyle zamanlarda içimdeki duyguları kağıda dökmeyi  seçtim. Yazmak, bizlere bahşedilen öyle mucizevi bir şey ki… Şu şekilde ifade etmek istiyorum sizlere: Önce uzun süredir nefes alamadığınızı  ve ardından bir anda derin derin nefes aldığınızı düşünün. Yazmak da böyle bir şeydir. Beni hayatın zorluklarından, sıkıcı rutinlerinden çıkartan, bana canlılık katan, benliğimi bulmamı sağlayan, kendimi keşfettiğim bir alan…