DÜZAĞAÇ ŞARKILARINDA GİZLENEN BAĞLANMALAR

Yazımda, bazı Feridun Düzağaç şarkılarını bağlanma kuramlarına göre değerlendirmiş olacağım. Kim bilir, belki şarkı yazarımızı daha iyi tanıyacak belki daha da merak edecek belki de artık hiçbir şarkısını eskisi gibi dinleyemeyeceksiniz… Şarkılara dalıp gitmeden önce, hâlihazırda var olan bilgilerimizi kısaca hatırlamakta fayda var.

Üçlü bağlanma biçimi, romantik ilişkilerde yakınlığı algılayış ve tepkilerimiz bağlamında üç ana bağlanma stili olduğunu öne sürer. Hangisine sahip olduğumuz da yaşadıklarımız, tepkilerimiz ve gözlemlerimiz sonucunda bizi aydınlatacak, ilişkilerimizde dengeyi bulmada bizlere yardımcı olacaktır.

Güvenli Bağlanma: Bu kişiler sevgisini gösterebilen, yakınlıktan korkmayan ve genellikle ilişkilerinden memnun, ilişkilerinde çözümü savunanlardır. Bebeklik çağlarında bakım verenle yaşantıları, bu kişileri olumlu etkilemiş, güvenli ve korkusuz yetiştirmiştir. Partnerlerine şefkat göstermekte zorlanmaz, güvenir, ihtiyaç ve isteklerini sağlıklı şekilde ifade edebilirler. Partnerleri ile tartışmaları boyunca ilişkinin tamamını sorgulamaz ve her şeyi silip atmazlar. Olası bir ayrılık durumunda incinseler de çabuk ve sağlıklı bir süreç sonucunda toparlanırlar.

Kaygılı Bağlanma: Bu kişiler, karşı tarafın onları sevmekten vazgeçeceğinden her an endişe duyar. Terk edilme korkusu, tüm ilişki sürecine yayılır, davranışlarını bu korku üzerine inşa ettikleri görülür. İlişkileri hayatlarının odak noktasıdır ve bu konuda çok düşünürler. Partnerlerine hızlı bir şekilde bağlanma eğilimleri vardır. Partnerlerinin ruh halinden çabuk ve fazla etkilenirler. Terk edilirlerse bir daha kimseyi bulamayacaklarına dair endişe duyarlar. Partnerleri olumsuz tepki verdiğinde bir şeyleri yanlış yaptıklarından endişe duyar ve kendilerini yetersiz görme eğilimi gösterirler.

Kaçıngan Bağlanma: Yakınlığı, özgürlüğü kaybetmekle eşdeğer tutarlar. Partnerlerinin duygusal ihtiyaçlarına karşılık vermekte zorlanır, en derin hislerini paylaşmamayı tercih ederler. Güvenmekte oldukça zorluk çekerler. Tek bir partnerle yakınlık kurmak yerine bağlanmanın gerçekleşmediği yüzeysel ilişkileri tercih ederler. Partnerlerinden ayrıyken onu özler, bir aradayken de kaçma isteği duyarlar. İdeal partnerin özlemini çeker, hayatlarındaki kişiyi hayali partner ile karşılaştırıp yetersiz bulurlar. İlişkinin “başarısız” olma sebebini karşı tarafta ararlar. Kaynak

Söz Ver: Duyduğu her söze inanırken artık fazlasıyla tecrübe edinmiş biri var karşımızda. Belki de kaygılı bağlanmanın bir sonucu olarak ilk zamanlarda partnere kolay güvenme durumunu gözlemliyoruz.Kişi, aşkın da her şey gibi biteceği düşüncesine sahip olsa da aksine inanmak için partnerinden yardım istiyor. Nasıl seveceği konusunda da yine karşısındakine danışıyor ve bunu zaten zorlu olan bu yolda yorulmamak için istediğini dile getiriyor. Burada görülüyor ki ilişkinin devamına dair kaygıya sahip kişi, bu durumu partnerine belli etmenin yanında ona gereğinden çok görev ve sorumluluk yüklüyor.

Birlikte ölmelerini istiyor ve bu konuda partnerinin kendisine söz vermesinde ısrarcı davranıp bunu söylemenin kolay olduğunu belirtiyor. Çoktandır mutlu olmadığı için partnerinin kendisini heyecanlandırması beklentisinde ve bunları söylerken de kaybetmekten çok korktuğunu hatırlatıyor. Partnerinin, hayatına girdikten hatta onu çok sevdikten sonra, zamanı gelince yanından ayrılıp gideceğine inanıyor ki burada da kaygılı bağlanma stilini açıkça görebiliyoruz. Bir “keşke”ye daha yer yok kalbimde, derken karşısındakini manipüle ediyor ve “Birlikte ölecek miyiz?” sorusunu tekrar hatırlatıyor. Böylece ilişkiye bakış açısı sağlıklı olmanın dışına çok net biçimde çıkmış oluyor.

F. D: Otuz beş yaşına giren biri var karşımızda. Ruhunu, ihtiyar bir çocuk olarak tanımlıyor. Çok şey yaşasa da içindeki çocuğu kaybetmediğini, eğlenmek ve yaşamak istediğini anlayabiliyoruz. Ama kalbinin çok düşüp yara aldığını belirtiyor. Tanışma sırasında henüz ismini söylerken bile sevilme kaygısına değiniyor. Karşısındakine, bir yer bulup oturmasını ama kendisinin yaralarına dikkat etmesini söylüyor. Elbette güleceğini ama önce gözyaşlarının silinmesi gerektiğini, en son da sevmenin zor olduğunu ekleyerek karşıdan ne kadar ilgi ve sevgi beklediğini göstermiş oluyor.

Boş Ders Şarkısı: Kendisinin bir zaman kaybı olduğunu düşünüyor çünkü kitapların, hayalleriyle örtüşmediğinin bilincinde. Hangi denizin nereye döküldüğü gibi şeyler ilgisini çekmiyor çünkü hayatının odağında aşk var. O kendi içinde boğulurken derslerini ilk planda tutmuyor. Eğer hâlâ aşkın olduğu bir yer varsa öğrenmek istiyor, dokunulmazsa öleceğini söylüyor. Burada da diğer şarkı örneklerinde olduğu gibi aşka dair fazla düşünmesi bize kaygılı bağlanmayı düşündürüyor. Ayrıca dokunulmazsa öleceğini düşünmesi, kaçıngan bağlanma stilinden oldukça uzak olduğunu da açık olarak belli ediyor.  

Alev Alev: Geçmişte yaşadıklarından dolayı kaçıngan özellikler göstermesi muhtemel biriyle karşı karşıyayız. Ama yine de yeni ilişkisinde aşkını kabul etmekten, kendini serbest bırakmaktan, duygularını açıkça belli etmekten kendini alıkoymayan biri olması, bu kişinin bununla bir tür mücadele içinde olduğunu hatta farkındalığının yüksek olduğunu düşünmemizi sağlıyor. İlişkide “küllerinden doğmak istemek” bunu zaten sağlıklı ve açık şekilde ifade ediyor ve sonunda tüm duygularıyla partnerine teslim oluyor.

Beni Bırakma: Burada hem korkuları hem umutları olan biri var. Hayal etmekten vazgeçmeyen ama bundan da korkan kişi, partnerinin adını andığında sesinin çoğaldığından bahsederek bağlılığını dile getiriyor. Ancak devamında da partnerini çağırarak hem korkularının hem de umutlarının olduğunu söylüyor ve “beni bırakma” diyor. “Kimse kimsenin her şeyi olamaz-mış.” Deyişinden tahmin ediyoruz ki partneri bu kişiden bu sözleri söyleyerek ayrılıyor. Geçmişine dair tek yarasının partneri olduğunu duyuyor, o olmadan kimsesiz olacağını, bunu bilmek ve düşünmek istemediğini söylüyor. Ayrılmak istememe konusunda ısrarını da kaygılı bağlanmaya bağlamak mümkün oluyor.

Diğer şarkıların sözlerine de kısaca baktığımızda (Nadas, Kül, Sen Yoksun Diye, Senin Şarkın), kişinin terk edilme konusunda birtakım travmaları olduğu düşünülebilir. Birçok şarkıda geçen terk edilme, gitme, kaybetme, yalnız bırakılma durumları gerek bebeklikte bakım verenle ilişkisinde, gerek sonrasında aile ilişkilerinde ya da romantik ilişkilerinde yaşadıklarına dayandırılabilir. Bunun sonucunda da sonraki ilişkilerinde kaygılı bağlanma düzeyini artırıyor olmasına dair bir yorumda bulunmak mümkün. Ayrıca, Unut Beni şarkısında da partnerin yalan söylemesine değiniliyor ve bu da kişinin kaygısını artıran bir durum olarak ilişkilerine yansıyor olabilecekken İçimden Şehirler Geçiyor gibi şarkılarındaki karşılıksız aşk unsurları da ilişkiye dair bakış açısında özgüven düşüklüğü, şüphelerinde artış ve kaygılarının önüne geçememe gibi durumlar yaratıyor olabilir.

Son olarak sözleri kendisine ait olmasa da bestesi Feridun Düzağaç’a ait olan Lavinia şarkısında “Sana gitme demeyeceğim ama gitme Lavinia… Günün en güzel saatleri bunlar, yanımda kal…” alıntılarında da rahatça görebildiğimiz, diğer örneklerde olduğu gibi tam bir kaygılı bağlanma örneğini görmek mümkün.

Asiye Selay KESKİN
Asiye Selay KESKİN

Merhaba, ben Asiye Selay Keskin. Yıldız Teknik Üniversitesi 2. sınıf öğrencisiyim. Okuyup yazmayla aramdaki bağı keşfettiğimden beri benliğimi bulmaya daha yakın hissediyor ve kendimi olabildiğince dinleyip anlamaya çalışıyorum.