DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ

Çocukların; kendilerini koruyan, fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerine önem veren, sağlık koşulları gelişmiş, beslenme ve barınma olanaklarının  olduğu, eğitim alabilecekleri, güvenli bir ortamda büyümeye hakları vardır. Bu ortamın temel ögelerini sıralayacak olursak; toplumu oluşturan ailelerin ve toplumun diğer kurumlarının çocuğa bakış açısı ve çocuğu koruma kapasitesi, hükümetin bu konudaki kararlılığı, yasalar ve uygulamalar, tutum ve adetler, sivil toplum ve medyayı da kapsayan açık tartışma ortamı, çocukların yaşam becerileri, bilgileri ve katılımları, temel hizmetler, istismara maruz kalan çocuklara yönelik hizmetler, sömürü ve istismar durumları için uygun izleme, açık rapor ve denetleme mekanizmaları çok önemlidir. Tam da bu noktada, çocuk haklarının bilinmesi ve yasalaştırılması büyük bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Çocuk haklarına verilen değer ve hassasiyet gelişmiş ve gelişmekte olan toplumların üstünde durduğu bir meseledir. Bu toplumların gelişmişliği ve sürekliliğinin sağlanmasında bir toplumun çocuğa verdiği değer, gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılıdır. Bu konuda John Dewey şöyle söylemiştir: “ Eğer bir toplumda çocuklar ihmal ediliyorsa o toplum geri kalmış bir kültürdür. Ancak çocukların gelişimine önem veriliyorsa o toplumun kültürü gelişmiş bir kültürdür.” Uygar bir toplum, kurallı bir toplumdur. Toplumu düzenleyen kurallardan en önemlisi ve en etkili olanı hukuk kuralları olduğuna göre çocuğun yetişmesi, gelişmesi ve korunması için sadece eğitimsel önlemlerin alınması yeterli olmamaktadır. Bunun yanında toplum içinde bunu düzenleyen hukuk kuralları da çocuk haklarına destek olmalıdır.

Çocuk hakları; çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki bakımdan özgür, saygınlık içinde, sağlıklı ve normal biçimde gelişebilmesi için hukuk kuralları ile korunan yararlarıdır. Çocuk haklarının yıllar boyu göz ardı edilip gelişmemesinin, önemsenmemesinin sebebini Archard; yetişkinler tarafından çocuğun zayıf, çaresiz olarak görülmesi ve yetişkinin isteklerini çocuk üzerinde gerçekleştirebileceği düşüncesi olduğunu ileri sürmektedir. Aynı zamanda bu düşünceyi destekler nitelikte Yavuzer de bu yanlış bakış açısına eleştiri olarak şu cümleyi kurmuştur; “Çocuk, küçültülmüş bir yetişkin modeli değil, kendine özgü zeka ve kişilik özellikleriyle donanmış bağımsız bir bireydir.” Toplumun çocuğa bakış açısı, çocuğun ve yine toplumun geleceği için çok önemlidir. Zamanla bu yöndeki yanlış bakış açıları azalmış, çocuğa ve çocuk haklarına verilen değer artmıştır. Bunun ilk kıvılcımları da; Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesinde (1924) ortaya çıkmıştır. Bu metin, çocukların maddi, manevi ve ahlaki gelişme; açlık, hastalık, özürlülük ve öksüz/yetimlikte özel yardım görme; yardımlardan ilk yararlanma; ekonomik sömürüden korunma ve sosyal sorumluluk duygusu taşıyacak şekilde yetiştirilme haklarını içerir ve  Uluslararası Çocuk Refahı Birliği tarafından hazırlanmıştır (Uğurlu, Gülsen, 2014). Cenevre Bildirgesinden sonra 1959’da Birleşmiş Milletler genel kurulu tarafından 10 maddelik Çocuk Hakları Bildirgesi kabul edilmiştir. Çocuğun her türlü istismardan, zulüm ve ihmalden korunması, hiçbir şekilde ticarete konu edilmeyeceği, küçük yaştakilerin çalıştırılmasında sınır bir yaş getirilmesi gibi (9. madde) koruyucu hükümler ilk kez bildirgede yer almıştır. 20 Kasım 1989 tarihinde Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edilmiş ve bir yıl sonra yürürlüğe girmiştir. Bunun yanında 54 maddelik bu sözleşme Türkiye’de de 14.09.1990 tarihinde imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir. Şimdilerde Çocuk Hakları Sözleşmesini yaklaşık 191 ülke imzalamıştır. Bütün bu gelişmeler Çocuk Haklarını korunmasına, önemsenmesine katkı sağlamıştır. Geçen yıllara oranla çocukların haklarına karşı yasalar ve toplumlar daha saygılı, daha farkındalık sahibi olmuştur. Ama bütün bu gelişmelere rağmen hâlâ günümüzde çocukların hakları göz ardı edilebiliyor. Sokaklarda çalışan, çalıştırılan, göç eden, cinsel, fiziksel, duygusal istismara uğrayan, ihmal edilen, okula gidemeyen, sağlıksız ortamlarda yetişen ve bunun gibi birçok maddi, manevi ve ahlaki soruna maruz kalan birçok çocuk var.

Ülkemizde çocuk hakları konusunda ne yapıldığına baktığımızda ne yazık ki tam anlamıyla çocukları koruyamadığımız görülmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış olmamız ne yazık ki o hakların sağlandığını göstermez. Çünkü çocuk istismarı oranı, 2006-2016  aralığında TÜİK verilerine göre %16,3 gibi bir artış göstermekle birlikte cinsel suç mağduru olan çocuk yüzdesi %33 gibi korkunç bir artış göstermiştir. Ülkemizde suça sürüklenen çocuk oranı da günden güne artmaktadır.

Bu konuda ülkemizde yapılan en olumlu şeylerden biri, bu yılın ilk aylarında hazırlanan Çocuk İstismarına yönelik yasa tasarısıdır. Ancak bu yasa tasarısı, istismarı önlemeye, küçük bedenlerin dokunulmazlığını ihlal etmeye çözüm değildir. Devletin eksik kaldığı şeylere bakıldığında, özellikle çocukların okulda tutulamaması, topluma kazandırılamaması ve rehabilite edilememesi (Polat,2018) başlıca sorun alanlarıdır. Bu konuda devletin yapması gereken şey bize göre, öncelikle Ruh Sağlığı Yasası’nı çıkartmak ve okullarda çocukların suç işlemesini önlemek, suç işlemişse bile o çocuğu tekrar kazanabilmek, rehabilite edebilmek adına okullara okul psikolojik danışmanı almak, devletin ilgili kurumlarına (Çocuk izlem merkezleri, sevgi evleri vs.) psikolojik danışman, psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi meslek paydaşlarını almak olmalıdır.Bu uzmanların yeterli sayıda nitelikli olarak devlete alınmasının yanı sıra istismar suçlarındaki cezalar ağırlaştırılmalı ve caydırıcı olmalıdır. Avrupa ülkelerinde çeşitli ağır ceza hükümleri alınırken bizim ülkemizde çok ciddi istismar suçlarında dahi tutuksuz yargılanma kararı çıkmakta, suçlu kişiler cesaretlenmektedir. Bunun haricinde okula gitmek yerine çalıştırılan, sokaklarda dilendirilen çocuklar için de önlem alınmalıdır. Çocukların yeri eğitim öğretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü okul kurumlarıdır. Çocuklara dokunulmaz, şiddet uygulanmaz, çalıştırılmaz. Masum duyguları, yetişkinlerin çirkin istekleri için harcanamaz. Çocuklar, çocukluklarını yaşamalı, bunun için ise elimizden geldiğince onlara saygı duymalı, onların haklarını korumalıyız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir