DEHB VE ÇOCUK

DİKKAT EKSİKİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU VE ÇOCUK

Küçüklüğümüzden beri bize anlatılan denizyıldızı hikâyesi vardır. Öyle veya böyle aşinayızdır bu hikâyeye. Bir gün sahil kenarında yürüyen bir adam büyük bir gayretle sahile vuran denizyıldızlarını tek tek denize ulaştırmaya çalışan bir çocuk görür. Büyük bir şaşkınlıkla çocuğa yaklaşır. Çocuğa neden böyle bir şey yaptığını sorar. Çocuk denizyıldızlarını denize kavuşturmaya devam ederken eğer denizyıldızlarını denize atmazsa öleceklerini söyler tanımadığı adama. Adam şaşırarak gözleri açılır ve sahil boyunca kıyıya vurmuş denizyıldızlarına bakarak  “Binlerce denizyıldızından birkaçını denize atsan ne fayda?”  diyerek ikna olmaz. Çocuğun yüzünde bir gülümseme oluşur, olgun bir tavırla yerden bir denizyıldızını alır, denize atar ve adama dönerek “İşte bu denizyıldızı için çok şey değişti.” der. Adam bu küçük çocuktan öyle etkilenir ki, tüm gün çocukla birlikte denizyıldızlarını denize atarlar.

 Aslında hayat da denizyıldızlarından hallice. Birçok sorun ve haksızlıklarla karşı karşıya olduğumuz için bazen hiçbir şey yapmamayı tercih ediyoruz. Kimi zaman görmezden gelerek kimi zamanda zaten ne yapılabilir ki bu konuda diyerek. Bir denizyıldızı için çok şey değişebilecekken görmezden gelmeyi tercih etmek neden? Hayatına dokunduğunuz her birey de tıpkı denizyıldızları gibidir. Denizine kavuşmayı bekleyen binlerce denizyıldızından biridir. Özel eğitim alanında yardım alarak hayatın içinde var olması gereken -denizine kavuşması gereken- binlerce birey vardır. Hepimize düşen bu bilinçle hareket edip tek tek denizyıldızlarını denizine kavuşturmaktır.

 Bu yazının kağıda dökülürken ki amacı; DEHB alanında var olan bireyler, aileler ve öğretmenlere yaşam boyu DEHB ile nasıl mücadele edilmeli, bu yolculukta nelere dikkat edilmesi gerektiği alanında ışık tutmaktır. Her çocuğumuz, her birey birer denizyıldızıdır. Kimi zaman DEHB’ li birey ve ailesi yaşanan zorluklar karşısında güçlü durma gayreti içerisindeyken yalnızlaşabiliyor. Fakat hiçbir DEHB’ li birey yalnız değildir. Önemli olan bu yolda eşlik edebilecek doğru kaynakları bulmaktır. Hiçbir zorluk tek bir kişinin emeğiyle aşılamaz. DEHB’ li bir bireyi hayat yolculuğuna kazandırabilmek için bireyin, ailenin, eğitim emekçilerinin ve toplumun sırt sırta vererek üzerine düşenleri yapmasıyla uyum süreci sağlanacaktır. Bu çalışma ile DEHB alanındaki denizyıldızlarına ışık tutmaya çalışarak üzerime düşen görevi yapmaya çalışmaktayım.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

 Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, çocukluk ve okul çağında başlar. Okul öncesi var olsa da DEHB özellikle anasınıfı ve birinci sınıf düzeyinde öğrencinin yaşıtlarıyla kıyaslanabilmesi sayesinde fark edilir. Başlangıcı çocukluk dönemi olan DEHB, yetişkinlik döneminde belirtilerle farklılaşma göstererek davam eder. Etkilenen kişinin eğitim, iş, özel hayatını ve sosyal ilişkilerini etkileyip bozabilen bir bozukluktur.(Türkçapar 2018)

  DEHB’ yi daha iyi anlayabilmek için görünümünü üç başlık altında incelemek daha sağlıklı olacaktır:

  1. Dikkat Eksikliği: Dikkat toplamada, kendini bir alana vermekte yetersizlik olarak ifade edilir. Dikkat kolayca çok kısa bir zaman diliminde dağılmaktadır.
  2. Aşırı Hareketlik
  3. Dürtüsellik: Annem küçükken düşünmeden aceleci davrandığımda “Aklına geleni işler.” diyerek kızardı bana. Aslında kastettiği kavram dürtüsellikmiş. Dürtüsellik aklına geleni sorgulamadan ve sonuçlarını düşünmeden harekete geçmektir. Çoğumuzda az da olsa görülmüştür bu durum fakat DEHB’ li bireyde dürtüsellik belirgin bir şekilde görülmektedir. Düşünmeden hareket etme sonucunda dürtüsellik bireye zarar verebilmekte, kazalara ve istenmeyen durumlara sebep olabilmektedir.

  Bu üç belirti de zaman zaman hepimizde görülebilir. Ancak tanı almış bireylerde belirtilerin şiddeti ve sıklığı artmaktadır. Belirtiler bireyin günlük yaşamını olumsuz etkileyecek düzeydedir. Yaşamın etkileme yüzdesi arttıkça bireyin özel hayatından iş hayatına, arkadaşlarıyla ve çevresiyle ilişkisinden özsaygı ve özgüvenine kadar hayatının her alanında olumsuz etkileri olan dikkat edilmesi gereken bir ruh sağlığı sorunudur.(Sürücü, 2016) DEHB’li birey hayatının merkezinde olan bu hastalıkla yaşamayı öğrenmelidir. Çünkü DEHB tedavi ile tamamen geçecek bir ruh sağlığı sorunu değildir. İlaçlar hastalığı ve belirtilerini kontrol altına alabilmek için kullanılır.  

  DEHB ile yaşamaya çalışan bir çocukta özellikle okul döneminde görülen bazı belirtiler vardır. Her belirti yaşamda birçok sorunu bir arada getirmektedir.

  • Dikkat sorunu yaşayan öğrenci kendini derslerine veremez, okulda ve ödevlerinde dikkatsizliğinden dolayı hata yapar. Çoğunlukta bilmediğinden değil de bildiği halde dikkat etmediği için hataları olur.
  • Çocukla konuşulurken karşısındakini dinlemiyormuş gibi hissettirir. Çok dalgındır. Dinleyebilmek için yüksek seste ifade edilmesine ve göz temasına ihtiyaç duymaktadır.
  • Görev ve sorumluluklarında yönergeleri takip etmekte, öncelik sırası vermede yaptığı içi tamamlamada zorlanır. Kolaylıkla eşyalarını kaybeder ve günlük etkinliklerde de unutkandır.
  • Sabit kalamaz, içinde kurt var gibi bir o yana bir bu yana koşturur.
  • Sakin oyunları ve aktiviteleri yapmakta zorlanır. Gereksiz yere koşmak ve tırmanmak ister.
  • Sanki motor takılmış gibi enerjisi asla bitmez. O kadar hareketlidir ki uykuda bile bedeni hareket etmeye devam eder.
  • Çok konuşur ve karşısındakini dinlemediği gibi konuşmasına da fırsat vermez.
  • Soru sorulduğunda bitmeden herkesten önce cevap vermek ister. Soruyu anlayamaz, düşünmeden cevap verir. Patavatsızca konuştuğu zamanlarda saygısız olarak değerlendirilerek dışlanır. Soruların sonunu bekleyemediği gibi konuşmalarda da söz keser.
  • Sabırsız yapısıyla birlikte sıra bekleyemez. Yaşıtları tarafından oyunlarda istenmeyen çocuk olur.

    Elbette her çocukta tüm belirtiler görülmez fakat genel olarak belirtilere bakacak olursak yukarıda ifade edilenleri sıralayabiliriz. En çok kafa karıştırıcı özelliklerden biri de hiper odaklanmadır. Dikkat eksikliği olan çocuklarda görülen hiper odaklanma (ilgisini çeken alanda dikkatini uzun süre sürdürebilmesi) çevre tarafından garipsenir. Sırf bu yüzden bireyin dikkat eksikliğinin olduğuna inanılmadığı görülür. Dersin başında oturamayan çocuk saatlerce gözünü kırpmadan nasıl olur da bilgisayar oyunu oynar diye şaşırılır. Fakat hiper odaklanma eğer kullanılması bilinirse bireyin en önemli özelliği olabilmektedir. Hiper odaklanmanın yanlış kullanıldığı işlevselliğini yitirdiği bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Çalıştığım özel eğitim merkezinde DEHB tanısı almış on yaşındaki erkek öğrencimiz “Demir A.” dikkat odasında çalışmalarımızı yürütürken onla oyununda kaybetmesi durumunda arkadaşlarına her kaybedişinde babasının ona aldığı oyun konsolunu ballandıra ballandıra anlatıyordu. Babasıyla her akşam savaş oyunlarını oynadıklarını, okula gelmeden önce bile oyun oynadığını anlattı. Demir oyun esnasında yenildiği “Güney B.” öğrencimiz, ailesinin oyun oynamasına izin vermediğini ve sadece tatil zamanlarında tabletle oynamasına izin verdiklerini üzüldüğünü ifade ederek anlattı. Bunun üzerine diğer öğrencilerimizin de kendini kötü hissetmesi durumunu fark edince aslında doğru olanın Güney’ in velisinin yaptığı gibi dersleri aksatmayacak şekilde oyun oynanması gerektiğini, bir günde saatlerce oyun oynamanın doğru olmadığını ifade ettik. Fakat her ne kadar ifade etsek de çocuklarımızın birbirine olan üslubu acımasız olabiliyor. Demir her fırsatta bu davranışına devam ediyor, Güney ise babasıyla o oyunu oynayamadığı için kendini kötü hissetmeye devam ediyordu. Bunun üzerine öğrencimizle bireysel olarak akabinde de ailesiyle özel olarak görüşme aldık. Demir ile konuştuğumda onun için bilgisayar oyunlarının ne ifade ettiğini ve ne hissettiğimi sorduğumda beni şaşırtan bir cevapla karşılaştım; “Bilgisayar oyunlarını çok seviyorum, babam bana aldı oyunları, diğer kardeşlerime almadı çünkü beni daha çok seviyor. Ben oynadıkça da başarı kazanıyorum babam mutlu oluyor. Bir de savaş oyunlarında düşmanı yaralıyorum, kafasını bıçakla koparıyorum kan fışkırıyor çok heyecanlanıyorum daha çok adam öldürmek istiyorum.” dedi. Bu cevabın ardından dondum kaldım. Bu bilgileri okul psikolojik danışmanına ilettim ve öğrencimizin velisiyle görüşüldü. Öğrencinin uzun süreli ve kuvvetli bir şekilde odaklanabildiği bir alan olan bilgisayar oyunları yanlış duygularla eşleştirilerek babayla iletişimin temel taşı olarak görülerek ne kadar da yanlış bir alanda kullanılmaktadır. Bu yüzdendir ki çocuğumuzla yaptığımız en küçük davranış bile ona zarar verebilmektedir. Elbette ki Demir’in velisi bunların bilincinde olarak bu davranışı devam ettirmediler. Ki Demir babasıyla her oyun oynadığında çok mutlu oluyor ve ev ortamında daha uyumlu hareketlerde ve sağlıklı ilişkilere giriyormuş ama bunlar Demir’ in zarar görmekte olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Ebeveynler ve eğitimciler olarak bir çocuğun hangi durumlardan olumlu-olumsuz ne yönlerde etkileneceğini iyi gözlemlemeliyiz. Bebek dünyaya gelen bir mucize, onun üstünde yaptığımız her etki bu mucizeyi ya köreltmekte ya da desteklemekte ve geliştirmektedir.(Altınay,2008) Bu cümlelerin en güzel rehberi J. L. Moreno(1889-1974) tarafından ifade edilmiştir. “Üremekten daha önemli olan şey çocuktur; Yaratının evriminden daha önemli olan şey yaratıcının evrimidir..” (J.L MORENO)

DEHB’nin Aileye ve Topluma Yansımaları

 DEHB her anlamda zor bir ruh sağlığı hastalığı olduğu için bireyle birlikte şüphesiz aileler de çokça etkilenmektedir. DEHB yaşamın her alanında aileyi tükenmiş, yorgun hissettirebilir. “Anne baba çocuğun davranışlarına anlam veremez ya da yaramazlık, şımarıklık, tembellik olarak yorumlar.”(Sürücü, 2016) En büyük zorlukların temeli de işte tam bu noktadır. DEHB ’li birey insanları anlamaz ve insanlar tarafından anlaşılamıyorken anne babası bile onu anlayamamakta, aldıklarında da yanlış anlamaktadırlar. Aile yorucu ve tüketici olan bu süreci devam ettirirken öncelikle çocuğunda bir sorun olduğunu kabullenmeyerek inkâr sürecine giriyor. Çocuğun davranışlarını sadece yaramazlıktan ibaret olduğunu düşünerek gelen tüm olumsuz yorumlara karşı tepki gösteriyor. Yakın aile dostlarımızdan bir ailede, çocuklarını kucaklarına aldıktan çok kısa bir süre sonra çocuklarında bazı değişiklikler olduğu fark edilmeye başlandı. Fakat gelen tüm yorumlara, bir doktora götürseniz iyi olur önerilerine karşı “Benim çocuğumda bir şey yok sapasağlam. Siz bizi çekemiyorsunuz ne varmış benim çocuğumda(!)”  gibi tepkiler verdikleri için insanlar da düşüncelerini ifade etmeye çekinir olmuştu. Çocuk okula başladıktan sonra özel durumu fark edilmesiyle özel eğitim almaya başladı. Sonradan da doktorları tarafından öğrenildi ki özel gereksinim durumu 0-3 yaş arasında uygulanacak bir tedaviyle yüzde doksana varan oranda iyileşme olabilmekteymiş. Bu durumla karşılaştığımda henüz eğitim fakültesi lisans öğrencisi değildim fakat erken teşhisin ve gerçeklerle bir an önce yüzleşmenin ne kadar önemli olduğunu o zamanlar da şimdi de düşünüyorum. Önemliliği aşikâr olan erken teşhis ve kabullenme sürecini ailelerimize ve eğitimcilerimize nasıl kazandıracağız? Öncelikle doğru ve kaynağı güvenilir olan bilgilerin utanılmadan sıkılmadan çocuğun-ailenin psikolojik sağlığını ve gizliliğini koruyarak paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. Diğer türlü aileler kulaktan dolma bilgilerle oradan oraya savruluyor. DEHB tedavi sürecinde büyük bir önem arz eden ilaç tedavisini kulaktan dolma bilgilerle yarım bırakan veya düzensiz kullanan birçok veli ile karşılaşılmaktadır. DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların bağımlılık yaptığına dair asılsız bilgilerle ilaca karşı büyük bir ön yargı oluşmaktadır. Kimi aile hafta sonları ve tatillerde kullanmayı bırakır kimi ailede ilaç tedavisi başlangıcının çok kısa bir süre sonrası çocuğuna ilaç içirtmez. Ön yargılara karşı dur diyebilmek için velisinden öğretmenine, öğretmeninden komşu Nurten ablaya, komşudan bakkal Mehmet amcaya kadar tüm toplumun bilinçlenmesi daha çok okuması ve gözlemlemesi gerekmektedir.

Gülsüm KAR
Gülsüm KAR

Sahnede nefes alabilen bir tiyatrosever, yazarak iyileşen bir kalem işçisi…

KAYNAKÇA

Sürücü, (2016) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Anne – Baba Öğretmen El Kitabı,19-40,178-188, 210-229

Özmen,(2019) DEHB Ergen ve Yetişkinler İçin Uygulamalar, 11-14

Yörükoğlu, (1992) Çocuk Ruh Sağlığı

Altınay, (2008) Çocuk Psikodraması Çocuk Psikoterapisinde Yaratıcı Bir Sistem