BİR KAHVE MOLASINDA SANAT

ŞİİR YORUMU

Merhabalar ! UPÖY Yazı İşleri Birimi olarak siz değerli okurlarımızın şimdiden şunu bilmesini isteriz ki okuyacak olduğunuz bu şiirle ilgili yapacağımız yorumlar tamamen subjektif olup aynı resme baktığında farklı detaylar gören insanlar gibi şiirler de insanlarda bıraktığı iz ve uyandırdığı duygular açısından değişkenlik gösterebilir hatta aynı kişide ikinci kez okuduğunda ilk okuyuşundan farklı anlamlar bile uyandırabilir. Bu sebepten ötürü yazacağımız yorumları akademik bir yazı olarak değil de günümüze kazandırılımış güzel bir şiir üzerine edilen ufak çaplı bir sohbet olarak görmenizi istiyoruz. Keyifli okumalar dileriz. 🙂

ŞİZOFRENİYE ÖVGÜ
Küt mermerler ağlıyor,
Nehir yataklarından da gümbürtülü.
Heykellerin gözlerinde kan var.
Ellerim çenemde, ellerim, vişne çürüğü,
Keskince ellerim,
Damarlarım, denizci düğümü
Derken bir yunusun kanatları süzgeçlerine çarpıyor; uçmaya çabalarken…
Uç yunus kuşu
Uç, göklerdeki yavrularını emzir.
Giderken gerçekleri de kendinle al
Sanrılarımı tedirgin ediyorlar.
Derken üzüm taneleri birbirleriyle konuşuyor.
Salkımlardan salkımlara haberler gidiyor.
Uç arı kuşu uç, kanatların postallarına çarpmasın.
Uçmağa gidenleri kucakla!
Çekinme damarlarımı çöz
Uçmak; göklere direnmenin sembolü…

-Abdulselam GÜLŞEN

– Şiirimizde bir tezatlık göze çarpıyor .Ama bu tezatlıkta şairimiz bize çok şey anlatıyor. Özellikle dikkatimi çeken yunusların hem yüzgeçleri hem kanatlarının bulunması .Burada şair bize insanın ‘varoluşçuluk’ la ilgili ‘dünyada var olma’ kavramını farklı bir açıdan ele almış bana göre .İnsanlar sürekli seçimlerini sınırlayan bir varlık olduğunu düşünüp farklı bir edâyla seslenmek istemiş bize yazar. Burda yunusa insanın sınırlılıklarını yok sayarak bir anlam yüklenmiş sanki. (Göklerdeki yavrularını emzirmesi )
– Zeynep COŞKUN (UPÖY Yazı İşleri Birim Sorumlusu)

– Benim yorumum ise şöyle, şizofreni başlığıyla çok uyumlu şiir, sanrıların betimlemesi gibi mısralar. Hoşuma gitti. Yunus kuşu, üzüm bunlar hep çağrışım yaptı bana. Şizofreni başlığı atılmasa bir iç dünyanın savaşı, depresif ruh hali de derdim çok yönlü bakılabilir.
– Beyza KOCAASLAN (UPÖY Yazı İşleri Birim Üyesi)

Şiirin bütününe baktığımızda ilk okuyuşta gözüme şairin kelimelerle anlama yansıttığı tezatlık çarptı. (Bkz: Ağlayan mermerler, gözlerinde kan olan heykeller…)

Ve şiir boyu devam eden bu tezat sanatının kullanımını aslında şairin kendi içerisindeki bir buhran belki de bir isyan çığlığı olabileceğini anımsattı bana ,özellikle “Ellerim çenemde, ellerim, vişne çürüğü” cümlesindeki kızılın en koyu ayrıltısı ile mor arasındaki rengin ellerde kanı temsil ettiğini düşündüğüm sırada imgelemimde olan çenedeki ellerin düşünceden mi yoksa pişmanlıktan mı oluşunu bilememekse bu buhran hissini kuvvetlendirdi.

 Eğer işin bu kısmına kadarki düşüncelerimize bir yön verecek olsak yapısalcıların bu düşüncelere en iyi rehber olacağı kanaatindeyim, okuduğumuz bu mısralar kişinin iç düşüncelerini yansıttığı samimi ama bir o kadar da acı bir haykırış olabilir mi ? Neden olmasın.

Ancak şiirin devamında işler beni bu düşüncelerimi biraz daha farklılaştırmaya itti çünkü şairin konuştuğu/konuşturduğu varlıklar vardı, tasvirleri insan değildi ve bir de direndiğimiz bu gökler…

Sizce neydi bu gökler ? Konuşturulan nesneler, hiç var edilmeyen insanlar, herkese çatı olan gökyüzüne karşı direniş bende ünlü Rus yazar Dostoyevski’nin dünyanın en zor hissi olarak olarak tanımladığı “Kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur” ifadelerinin kulaklarımda çınlamasına sebep oldu. Yani belki de bu şiir şairin varoluşsal sancılarını yansıttığı bir şiirden de öte toplumun kendisini ittiği ya da içinde olduğu duruma sebep olarak gösterdiği açık bir bildiridir ve biz göremiyoruzdur ? Gariptir ki şiir tam bu sırada sosyokültürel bir havaya bürünüp bana yazıldığı dönemi ve koşulları sorgulattı.
– Burak ERELİ (UPÖY Yazı İşleri Birim Üyesi)

Desek de yazımızın başında da belirttiğimiz gibi bunlar bizim düşüncelerimiz olup belki şairin aklından geçenlerin ya da şiirin sizde uyandırdıklarının baharında ufak bir meltem kadar bile yer kaplamayabilir.

Bu yüzden öncelikle böyle güzel bir şiiri bizlere kazandırdığı için şairimize, sonra ömründen ayırıp düşüncelerimizi okuyan siz değerli okurlarımıza teşekkürlerimizi sunarak yazımızı noktalıyoruz.
Sanatla kalın, UPÖY’le kalın.